• NPSA İstanbul

BİLİM BİRLEŞİYOR

En eski inanç sistemlerine ve antik felsefeye bakıldığında, insanın varolduğundan beri hem maddi hem manevi boyutta bir anlam aradığı ve sonuçta “ruh” ve “madde” kavramları arasındaki ilişkiyi anlamaya çalıştığını görürüz.
Bu arayış doğrultusunda deneyimler ve bilgi biriktikçe, insanlığın elde ettiği, test ettiği, araştırmak ve kontrol etmek istediği veriler “kültür” ve “bilim” adları altında toplanmaya başlamış ve nesilden nesle ailevi ve kurumsal eğitim yoluyla aktarılmıştır. Aktarım içinde sürekli gelişen ve büyüyen bu bilgi bankasında maddi ve manevi veriler yavaş yavaş ikiye ayrılmış ve gruplaşmıştır. Günümüz bilminin akademik düzeyde “Doğa Bilimleri” ve “Beşeri Bilimler” olarak ayrışması da bunun yansımalarındandır.

İnsan bu iki perspektiften algılanmaya çalışıldığında, bir yanda insan beynine dair bulguları biriktiren sinirbilim, bir yanda insan zihnine ait bulguları biriktiren psikoloji bilimi gelişmiş ve büyümüştür. Özellikle geçtiğimiz yüzyılda bu iki bilim dalı arasındaki ayrışma öyle yoğun yaşanmıştır ki, zaman zaman bu karşılıklı olarak diğer dalı değersiz görme ve narsistik bir tarzla karşı dalı inkar etmeye varmıştır.

“Bölünmüş Bilim” diyebileceğimiz bu evrenin sonunda, yavaş yavaş köprü görevi gören disiplinler yükselişe geçmiştir, bir yandan nöropsikiyatri diğer yandan nöropsikoloji. Giderek alt dalların ismi birden fazla gövdeye dayanır olmuştur, sosyal psikiyatri veya biyolojik psikoloji, ve belki ilerde psikososyal nöropsikiyatri!

Tüm bu isimsel kalabalıklaşma, bilgi bankasının bütünleşme çabası, parçaların birbiriyle kenetlenme ihtiyacıdır. Parçalanan her olgunun sonradan bütünleşmesi ve bütün her olgunun daha da büyümek için sonradan parçalanması, evrensel prensiplerin en büyüleyici yanı olsa gerek...


SİNİRBİLİM VE PSİKANALİZ BARIŞIYOR…

 İşte insana dair bilgi bankasının bütünleşme çabası içinde bu yüzyıl başında Sinir Bilimi , Psikoloji, Psikiyatri ve Psikanaliz arasında bir köprü atıldı; Nöropsikanaliz.

Akımın temel amacı psikoloji bilimini derinden etkilemiş Freud’un teorisi ve onu takip etmiş psikodinamik teorilerle, sinirbilminin Kraepelin’den beri biriktirdiği verileri birleştirebilmek. Bir diğer deyişle, ruh ve beden arasında bir barış sağlamak ve “ikilik” yerine “bütünlük” temasına odaklanmak. Bu belki de “Bölünmüş Bilim” adına bir terapi gibi işleyecek ve “Bütün Bilim” evresine geçişi sağlayabilecek bir çalışma sahası.

Nöropsikanaliz, aynı konuyu konuşan iki farklı lisana sahip insan arasındaki tercüme gibi işliyor. Bir nevi, sinirbilimden psikanalize, psikanalizden sinirbilime bir sözlük hazırlanıyor.

Zihin ve Beden ilişkisini en modern tekniklerle araştıran Nöropsikanaliz bu yüzyıl biliminde büyük yankı uyandıracak taze bir akım!